29 Kasım 2009 Pazar

Emre Kalcı ve Aşka Dair Her Şey

Aşk, aşk, aşk… Senin için ne acılar çekildi, senin için ne şarkılar yazıldı, senin için ne filmler çekildi, ama kim senin hakkını doğru dürüst verebildi ki? Kim seni tanımlayabildi, kim seni tamamlayabildi, kim seni var edebildi? Aşk’ın bizi mutlu etmeye sözü olmadığı gibi, bizim de aşkı umutlu etmeye sözümüz olmadı hiç. Ama bir gün öyle biri girdi ki hayatımıza, bize aşk’ın tanımlayıcısı, tamamlayıcısı ve var edicisi olduğunu gösterdi. Emre Kalcı; Aşk’ın hakkını veren tek edebiyatçı.

“Her Aşk Biraz Kendinin Katilidir”, “Alçı” ve “Sessiz Düet, Silahsız Düello”dan sonra 4. kitabı "Kir" 2 kapak seçeneği ile Kasım 2009’da kitapçılardaki yerini aldı. “Aşkta herkes bir gün kendi ihtilalini yapacaktır…” diyerek aşkı yazmaya devam eden Emre Kalcı, bizi kendi ihtilalimizi yapmaya çağırıyor. Aşk bazen “kir”lense de, o aşka olan inancını hiçbir zaman kaybetmedi. Belki de aşk’ı herkesten daha güzel yazmasının nedeni de buydu, zira kendisi aşkı yaşatmayı hiç bırakmadı.

Kitabı aldığımda bir solukta okudum ve Emre Kalcı’nın kitapla da olsa hayatıma girmesinden çok mutlu oldum. “Kir”de en çok sevdiğim yerleri sizinle paylaşmak istiyorum;

Sf. 15

Aşk insanı en duyarlı kıvrımlarından yakalıyor. Âşıklar o duyarlılıklarla uğraşa uğraşa zamanla ilahi teması sıradanlaştırıp çocuklaşıyor. Çocuklar acımasız olurlar ya, belki de ondan herkes aşkta günü gelince silahlarını umarsızca kullanabiliyor…

Sf. 28

Korumaya aldığın hayatın ilk kez kendi elinle sürgün veriyor… Bütün mektupların geri dönmüş, seyrettiğin tüm filmler sonunu silmiş, kitapların altı çizili sayfalarını yırtmış, şarkılar kendi sözlerini yakmış…
Bir anda eskiye dönemeyecek kadar azalmışlar…
Kızma! Onlar da bunu sadece kendilerini korumak için yapmışlar…

Sf. 29

sevgilinin bir eli cahil, bir eli cihansa,
bir sözü yasa, bir lafı yalansa,
bir gözü şiir, bir gözü sakarsa…

İnan bana kapatılan tüm fallardaki ayrılık doğru çıkar, fincana kim bakarsa…


Sf. 34

Aşk derin çocuklara hep sığ bir sahil, küçük bir dalga hediye ediyor, kendilerini daha çok sevsinler diye…

Sf. 73

Bak bu eldiveni sana aldım, ellerin üşümesin diye,
diye diye
unutturdum kendi ellerimi de…

Sf. 99

Şimdi bir çocuk gibi pis ellerini üzerine sileceksin… “Hadi artık, oyun bitti!” diye seslenecek biri, kendi evine döneceksin. Kapıda durup bir an katıla katıla ağlayacaksın. Sonra hiçbir şey olmamış gibi sokakta oynadığın artık yalnız kalmış arkadaşına el sallayıp merdivenleri çıkacaksın… Ertesi gün oradan taşınacağınızı bildiğinden hiç bahsetmeyeceksin…
Çocuksun ve acımasızsın, bunu da yapacaksın…

Sf. 111

"Vücudum buruştu ağlamaktan; çocukken de teneke oyuncaklarım paslanıyordu hep bu yüzden… Oyuncaklarımın kıymetini bilmediğimi düşünüyorlardı, yaramaz diyorlardı bana… Oysa benim yaram hiç az olmadı…"


Sen ey aşk insanı! Sen ey kelimelerin efendisi Emre Kalcı! Aşka olan inancını sen hiç kaybetme ve yolumuzu kaybettiğimizde bize hep aşk yolunu göster!

1 yorum:

tuğçe dedi ki...

çok beğeniyorum yazılarınızı...

yüreğinizden akıp gelen kaleminizin ucuna damlayan sözlerin bir araya dizilişinin tadını bize yaşattığınız için teşekkürler eksik olmayın eksik olmasın yüreğinize hükmeden hisleriniz düşünceleriniz ve eksik olmasın kağıdınız kaleminiz...