Herkes onu Haşmet Babaoğlu ve Okan Bayülgen’le tanıdı. Hayattaki tek amacı “Sugar Daddy” olmadığını bilmemiz gerekiyordu. Aşkları bitti ama onun şöhreti bitmek tükenmek bilmedi. Hep destek yağıyordu bu şirin(!) kıza. Kıyamıyorlardı sanırım. Artist aileden geliyor ya, Neco’nun torpilinden. Zamanında İstanbul Gelişim’de vokal bile yapmış. Donald Trump’ın kızı Ivanka Trump gibi, babasının ününden ilerlemiş bir ara. Ünlü/zengin babanın kızı/oğlu da torpille o yollardan geçer ya, aynı hesap işte ( Başka Örnek Şansal Büyüka’nın NTV Spor’daki kızı Sine Büyüka). Ajda Pekkan, Ayşen, Burcu Güneş gibi mükemmel seslerin arasından Ayşe Özyılmazel’le İstanbul Gelişim’i düşünmek kabus gibi geliyor.
Sonra kendi mesleğini yapmaya karar vermiş ve Hıncal’ını Uluç’unu ardına alarak gazeteciliğe dönmüş. Yaptığı işe gazetecilik denirse tabi. Mahalle karısı ağzıyla yazı yazdığından “Bir Mahalle Karısının Günceleri” tadındaki blog yazıları Sabah Gazetesi’ne daha da bir güzellik katıyor! Ne kadar da seviyor değil mi yazılarında bayağı tarzı. En çok kullandığı sözcüklere ve ünlemlere bakalım mesela.
“..... çit çit çit ye ye ye erkekler sözüm hepinize.”
“..... çit çit çit ye ye ye erkekler sözüm hepinize.”
“Ooo yooo Akmerkez”
"Şok! Şok! Şok!"
"Pes! Paydos! Adios!"
"Pöffffff pöfff ki ne pöfff!"
"Pöffffff pöfff ki ne pöfff!"
"Ey sevgili Akmerkez abiler-ablalar!"
"Heyyyt Ramiz Dayııı yürü beee..."
"Vaaayyy, yanalım, yanalım, kavrulalım valla."
"Puffff pufff ve de pufff"
"BİM BAM BOOOOMMM"
"BİM BAM BOOOOMMM"
"Hüüüüüü!"
"Kapiş?"
"Okey mi? Hadi düm tek tek!"
Kendisi o kadar kabiliyetlidir ki tüm bunları, yeni yıl dolayısıyla sanırım, son yazısında biriktirip okuyucularına sunmuş. Nasıl bir paçozluk, nasıl bir yazma tarzıdır değil mi? Editörü bile yoktur eminim. Editör editlerken hüngür hüngür ağlayıp gazeteciliğin onuru adına intihar eder çünkü.
Bu da yetmezmiş gibi ölü, cansız, yavan ve güzel olmayan sesiyle bir de albüm çıkardı ve "damaklı" fotoğrafıyla müzik raflarındaki yerini aldı. (Fotoğraftaki o damaklar nedir ya, utanmadan bir de albüm kapağı olarak koymuşsunuz!) Mert Ekren paranın nereden geleceğini öğrenmiş sanırım. Şarkıcılıkta tutunamadığı dala yapımcılıkla uzanmaya çalışıyor. Yapımcılıkla da o dala uzanacağını sanmıyorum, çünkü albüm başarılı bir çalışma değil bir kere. Kadir Tapucu bile Banu Alkan’ın berbat sesinden dinlenebilir bir dijital harika yaratırken Mert Ekren bunu neden başaramamıştır merak içindeyim.
Kendisi o kadar kabiliyetlidir ki tüm bunları, yeni yıl dolayısıyla sanırım, son yazısında biriktirip okuyucularına sunmuş. Nasıl bir paçozluk, nasıl bir yazma tarzıdır değil mi? Editörü bile yoktur eminim. Editör editlerken hüngür hüngür ağlayıp gazeteciliğin onuru adına intihar eder çünkü.
Bu da yetmezmiş gibi ölü, cansız, yavan ve güzel olmayan sesiyle bir de albüm çıkardı ve "damaklı" fotoğrafıyla müzik raflarındaki yerini aldı. (Fotoğraftaki o damaklar nedir ya, utanmadan bir de albüm kapağı olarak koymuşsunuz!) Mert Ekren paranın nereden geleceğini öğrenmiş sanırım. Şarkıcılıkta tutunamadığı dala yapımcılıkla uzanmaya çalışıyor. Yapımcılıkla da o dala uzanacağını sanmıyorum, çünkü albüm başarılı bir çalışma değil bir kere. Kadir Tapucu bile Banu Alkan’ın berbat sesinden dinlenebilir bir dijital harika yaratırken Mert Ekren bunu neden başaramamıştır merak içindeyim.
Anlamlandıramadığım bir durum daha var. Ortada görebileceğimiz bir yetenek yokken medya dahil olmak üzere tüm sanat camiası ne amaçla bu kızı destekliyor? Twitter’daki ünlüler, ki aralarında İclal Aydın, Nazlı Ilıcak, Oray Eğin, Gülben Ergen, Elif Dağdeviren var, kızı yere göğe sığdıramıyor. Körler sağırlarlar birbirini ağırlar durumu söz konusu diyebilir miyiz buna? Albüm tanıtımındaki Serdar Ortaç, Kenan Doğulu ve Yılmaz Erdoğan desteğine ne demeli peki? Ya da Ajda Pekkan’ın onunla yaptığı röportaja?
Sorular, sorular, sorular. Ortada tek bir mantıklı cevap var. O da Ayşe Özyılmazel’in çok iyi bir PR ve pazarlama örneği olması.